NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
حَدَّثَنَا
أَحْمَدُ
بْنُ
حَنْبَلٍ
حَدَّثَنَا
سُفْيَانُ
عَنْ
الزُّهْرِيِّ
عَنْ سَالِمٍ
عَنْ أَبِيهِ
عَنْ
النَّبِيِّ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
قَالَ مَنْ بَاعَ
عَبْدًا
وَلَهُ مَالٌ
فَمَالُهُ
لِلْبَائِعِ
إِلَّا أَنْ
يَشْتَرِطَهُ
الْمُبْتَاعُ
وَمَنْ بَاعَ
نَخْلًا
مُؤَبَّرًا
فَالثَّمَرَةُ
لِلْبَائِعِ
إِلَّا أَنْ
يَشْتَرِطَ
الْمُبْتَاعُ
Salim, babasın (Abdullah
b. Ömer)'dan Rasûlullah (s.a.v.)'in şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir:
"Bir kimse, malı
olan bir köleyi satarsa, müşteri şart koşmamışsa mal satıcıya aittir. Yine bir
kimse aşılanmış bir hurma ağacını satarsa, meyvesi -müşteri kendisi için
olmasını şart koşmamışsa- satıcıya aittir."
İzah:
Buhari, müsâkât, buyu';
Müslim, buyu'; Tirmizî, buyu'; Nesâî, buyu'; İbn Mâce, ticârât; Dârimî, buyu';
Mâlik, buyu'; Ahmed b. Hanbel, II, 9, 78, 82, III, 301, 310.
İşaret edilen
kaynaklarda, hadisin birbirinden küçük farklarla ayrılan çeşitli rivayetleri
vardır. Ayrıca hadisin sadece . köle satışıyla ilgili bölümü NâfT kanalıyla Hz.
Ömer'den, sadece hurma üe ilgili bölümü de İbn Ömer'den ve Nâfi' kanalıyla
rivayet edilmiştir.
Hadis âlimleri bu
rivayetleri tercih konusunda farklı görüşler benimsemişlerdir. Buharî, Ali b.
el-Medinî ve İbn Abdilberr; Sâlim'in üzerinde durduğumuz rivayetini; Müslim,
Nesâî ve Dârekutnî ise Nâfi'in yukarıda işaret ettiğimiz rivayetlerini tercih
etmişlerdir,
Hadis-i şerif hüküm
itibariyle iki konuyu ihtiva etmektedir:
1- Elinde malı olan bir
köle satıldığı takdirde, mal satıcıya aittir. Ama müşteri pazarlık ederken malı
da birlikte satın almayı şart koşmuşsa o zaman mal müşterinin olur.
Aslında konu , ulemanın
görüş birliği halinde oldukları bir mesele değildir. İyi anlaşılması için
etraflı bir izah gerekir. Ama kölelik ortadan kalktığı ve meselenin pratiği
olmadığı için biz sözü uzatmıyoruz.
2- Dalında meyve olan
aşılanmış bir hurma ağacı satılırsa, ağaçtaki hurma satıcıya aittir. Ama
müşteri hurmanın kendisi için olmasını şart koşmuşsa hurma müşterinin olmuş
olur.
Hattâbî bu hadisin
şerhinde şu bilgiyi vermektedir: "Hadisten anlaşılıyor ki aşılamak, meyvenin
asla tabi olması konusunda bir sınırdır. Eğer ağaç aşılanmışsa meyve ağaçtan
ayrılmış demektir. Anasından ayrılmış olan yavruya benzer. Dolayısıyla
bizatihi kastedümedikçe asla tabi olarak satışa girmez. Aşılanmamışsa, meyve
ağacın dalı mesabesindedir. Ağacın dalı, ağacın satışına girdiği gibi,
aşılanmamış hurma ağacının hurması da satışa girer ve müşteriye ait
olur..."
Hattâbî bundan sonra,
aşılamanın nasıl yapıldığım tarif eder ve satılan hurmanın kime ait olacağı
konusunda âlimler arasındaki ihtilâfa işaret eder. Buna göre, konu ile ilgili
üç görüş vardır:
a) Ağaç aşılanmamışsa,
meyve ağaca tabidir. Aşılanmışsa, satışa girmez. Ama müşteri şart koşarsa
müstesna. Bu görüş, Mâlik, Şafiî ve Ahmed b. Hanbel'e aittir.
Bu görüş hadisin
zahirine uygundur.
b) Ağaç ister aşılı
olsun ister aşısız, meyve ağacın satışına girmez, satıcıya aittir. Müşteri
meyvenin kendisine ait olmasını şart koşmuşsa müşterinin olur. Bu görüş
Hanefîlerin ve Evzaî'nin görüşüdür. Hanefîler bu görüşlerini şu hadise dayandırırlar:
"Bir kimse içerisinde hurma ağacı olan bir araziyi satın alırsa, meyve
satıcıya aittir. Müşteri meyveyi kendisi için şart koşarsa başka."
NasbıTr-Râye'de, hadisin bu lafızla garib olduğu söylenir. Hanefîler bu
meseleyi ekine kıyas ederler.
c) Ağaç ister aşılı
olsun ister aşısız, ister şart koşulsun ister şart koşulmasın satılan ağacın
meyvesi müşteriye aittir. Bu görüş de İbn Ebî Leylâ'ya aiıdr.